Yazılarını, röportajlarını severek okuduğunuz Esin Erel Nicoara artık aramızda yok. Çünkü, yakalandığı „Akciğer Kanseri“ hastalığana 27 Haziran Pazar günü yenik düştü. Çok mücadele etti, tedavi noktasında bütün imkanları kullandı. Eşi Calin onu hiç yalnız bırakmadı. Hatta değişik bir yöntemle tedavi olabilmek için Bielefeld’den Heidelberg’e bile taşındılar. Oradan bir süre Freiburg’a geçtiler. Yapılabilecek her tedaviyi yaptılar. Fakat kader yazısı tecelli etti.
Esin hanım, 24 Nisan 2019 tarihinde İzmir’e tatile gittiğinde karşılaşıyor kanser sürprizi ile. O anı „Herşey çok güzel olacak“ başlığı ile Haziran 2019 sayımızda yazdığı yazı ile şöyle anlatmıştı:
KANSER İLE TANIŞMA
„Herşey bir sabah uyanıp nefes almakta zorlandığımı hissetmekle başladı. Almanya’ya dönmeme daha 3-4 gün var. Beklesem mi? Bir doktora görünsem mi? Tereddütü yaşarken, kaldığım otelin penceresinden baktığımda Tire Devlet Hastanesini gördüm. Bu bir sinyal olmalı ! Aynı güne bile randevu alınabilen çok organize bir sağlık sistemi sayesinde doktorun karşısındayım. Çeşitli tetkikler ve bir gerçek. Doktor bile hastalığın adını söyleyemiyor. “Kötü hastalık” diye tanımlıyor. Alman- ya’ya ulaşana kadar bu nefes beni idare eder mi ? sorusunun cevabı İzmir’e kadar idare ederse şanslısın oluyor ve istikamet İzmir Çiğli Kent Hastanesi. Bundan sonraki yaşamımın önemli bir parçası olacak adres. Acil ameliyat, yüzlerce tetkik. Teşhis kesinleşiyor. Akciğer Kanseri.
BEN ÇAĞIRDIM
Hayatıma torunlarım girdikten sonra bana bir korku gelmeye başladı. Ya onlara birşey olursa ? İşte bu acıyı bana göstermemesi için her gün, her vesile ile tanrıya dualar ettim. Bana gelsin dedim. Onlara dokunma, beni al. Dualarım kabul oldu. Onlar umuyorum daha nice pırıl pırıl yıllar yaşayacaklar.“
ALDIĞI TEDAVİ ONU HALSİZ DÜŞÜRMÜŞTÜ
Hastalığı anlattığı sayıdan sonra yazıları hep damardan yazmıştı. İlgilenen okurlarımız www.ozturk.de adresinde takip edebilirler.
Heidelberg’e tedavi için taşındıklarında 9 Eylül 2020’de ziyaretine gittik. Esin hanım kaldığımız oteldeki kahvaltıya yanımıza geldi. Kovid 19 virüsünü dikkate alarak mesafeli oturduk, karşılıklı konuştuk. Neşeli olmaya çalışsada, biraz düşünceliydi, konuşması zor seçiliyordu. Aldığı kemo- terapi tedavisi onu halsiz bırakmıştı. Onun için bizimle yürüyüşe çıkamadı.
TEK MEŞKALEM BU KALDI
Her yazı öncesi konuşurduk. Gündem değerlendirmesi yapardık. Bir defasında, „Toparlanabilirsem yazarım.“ demişti. Anlamıştım, kendisini iyi hissetmiyordu. Ben de: „Zorlamayın şartları.“ cevabını vermiştim. Bu cevabım üzerine, aklımdan hiç çıkmayacak şu sözü söyledi: „Tek meşkalem bu kaldı Adnan bey, yazarım.“ dedi. Çok üzülmüştüm, uzun süre aklımdan çıkmadı o söz.
SEVEREK OKUR, OKUNURDU
Kalemi çok güçlüydü. Yazıyı iyi toparlardı. Hem söyleşisi hem de köşe yazılarını severek okurdum. Sadece ben mi? Hayır. Okurlarımızda severek takip ederlerdi. Çünkü, altığım tepkiler bana bunu anlatıyordu. Öztürk okurları, Canan Kaygusuz, Dilek Doğan Alagöz, Hıdır Can gibi fedakar ve özverili insanların mücadelesini Esin hanımın kaleminden okudular. Daha çok kişi vardı sırada Esin hanımın röportaj yapacağı, düşündüğü/düşündüğümüz fakat ömrü yetmedi.
YAPRAK DÖKÜMÜ DEVAM EDİYOR
Evet, Öztürk için 2021 yılı maalesef „Yaprak Dökümü“ filmi gibi geçiyor. Önce Mehmet Baş, sonra Ozan Yusuf Polatoğlu, şimdi de Esin Erel Nicoara aramızdan ayrıldı. Ne diyelim, geride kalanlara Allah hayırlı ömür, sıhhat ve afiyet versin.
Sevgili Esin, senin kalemini, dostluğunu, muhabbetini arayacağız, unutmayacağız. Sana Rabbimden rahmet diliyorum.
· Adnan ÖZTÜRK