Söyleşi: Yusuf KUŞAKLI
Gazetemizin 1. nesil vatandaşlarımızla yaptığı söyleşiye bizde Hamm’dan katkı sağlamak için Fevzi amcanın kapısını çaldık. Sağolsun, sorduk anlattı. Ne günler yaşamışlar. Ben buradan gençlerimize seslenmek istiyorum, mutlaka “Baba ve dedeleriyle Almanya’ya geldikleri ilk yılları” konuşsunlar. Anlatacakları gerçekten çok.
12 Ekim 1949 tarihinde dünyaya gelen Fevzi Erdoğan, Manisa/Soma şehrinden, 23 yaşında Almanya’ya gelmiş. Gelirken yanında iki değişik giysi ve traş takımı varmış. Eşi ve çocuklarını Almanya’ya getirebilmek için tam 7 sene ev aramış.
Fevzi amca, maden şehri olan Manisa’dan yine maden şehri olan Hamm’a gelmişsiniz. Nasıl başladı bu macera?
Bir arkadaşımızın tavsiyesi ile Almanya’ya geldim. Tarih 22 Ocak 1973 idi. İstanbul’dan Düsseldorf’a geldik. Bizi Hamm/Herringen’e getirdiler. Oradan işçi yurduna yerleştirdiler. Seçtiğimiz arkadaşlarla aynı odayı bölüştük. İlk gün dinlendik. Sonra maden ocağının yolunu bize öğrettiler. Asker gibi tek sıra gidip geldik.
Türkiye’deki aile fertlerinden nasıl ayrıldınız. Hatırlıyormusunuz o günleri?
Hiç unutmadım ki.. Bütün ayrılıklar olduğu gibi bizim ayrılığımızda çok zor oldu. ( O günü yaşarmış gibi gözleri doldu)
Nasıl alıştınız Almanya’ya. Bir yolu var mı sizce?
Ortam çok önemli. Arkadaşlık yaptığın insanlar da önemli. Burada sıkı arkadaşlıklar kurduk, alış-verişe bile toplu giderdik. Almanlar toplu gidişlerimizi garip karşılıyorlardı. Bize Almaya’nın korkulacak devlet olmadığını, emniyette olduğumuzu söylüyorlardı. Fakat biz daha yeni olduğumuz için biraz çekincelerimiz bulunuyordu.
HER ŞEY KONSERVE İDİ
Alış-veriş dediniz. Neler alıyordunuz? Aldığınızı huzur ile yiyebiliyormuydunuz?
Gittiğimiz marketlerde çok dikkatli oluyorduk. Her şeyi almazdık zaten. Her şey konserve idi. Esas ihtiyacımızı SARIKARLAR isimlerinde iki kardeşin dükkanları vardı. Türk ürünleri satıyorlardı. Bizde oradan alırdık. İyi ki de varlardı.
O dönemlerde camiler varmıydı?
Süleymancıların Viktoria’da bir camisi varmış, fakat bize çok uzaktı. Ama Cuma namazlarımızı orada kılardık. Zaman sonra aramızda namaz kıldırabilecek insaların olduğunu keşfettik ve yurtdaki yetkililerden rica ettik, bize iki oda tahsis ettiler. Cuma ve bayram namazlarını kaldığımız yurtta kılmaya başladık.
Hiç unutamadığınız anınız var mı? Sizi çok etkileyen?
Almanya’da ilk Ramazan bayramıydı. Çevremde aileden kimse yoktu. Çok üzülmüştüm. Sadece ben değil bütün arkadaşlar o üzüntüyü yaşamıştık. İyi hatırlıyorum birbirimize sarılarak bayramlaşmış ve çok ağlamıştık. O günler hakikaten çok zordu. Allah bize dayanma gücü ve sabır vermişti.