Ankarada doğdum. Uzun yıllar Istanbulda yaşadım. Sonra araya 10 sene İzmir sığdırdım. 10 senedir de Bielefeldliyim. Ama İzmir en sevdiğim şehir olarak her zaman anılarımda yaşar.
„Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler..“
Demiş ünlü şair Pablo Neruda. Ben yavaş yavaş ölmeyi istemediğim için sık sık seyahat ediyorum. Mayıs ayında İzmir bir başka güzel. Kim istemez ki uzun bir kış sonrası, pırıl pırıl güneşin aydınlattığı İzmirsokaklarında yürümeyi. Ben sizler için elimden geldiğince gezilecek yerler listesi hazırladım.
Kordon Boyu
Adeta İzmir`in simgesidir Kordon. İzmir’in en keyifli sahil bandı Kordonboyu’nda Pasaport’tan Limana kadar olan bölgeyi kesintisiz bir şekilde yaya olarak yürüyebilirsin. İster al biranı çimlere uzan, istersen kara tarafında ki restauranlarda kendine bir balık ziyafeti çek. Yemek sonrası kap 100 gr buzlu badem, atla bir Faytona seyret gün batımını doya doya.
Tarihi Kemeraltı Çarşısı
Kemeraltı, dünyanın en eski pazar yerlerinden birisi. Şehrin tarihi, kültürel ve mimari öğeleri, hanları, hamamları, camileri ve eski İzmir evleriyle eski şehir dokusunu yaşatan bir semt burası.
El emeği, göz nuru ile yapılmış el sanatı eserleri, giyim mağazaları, bin bir çeşit ürünün satıldığı, bin bir çeşit dükkan. Bu iç içe geçmiş tarihi sokaklarda alışveriş keyfine doyum olmaz. Buraya kadar gelmişken Kızlarağası Hanı‘nı dolaşıp sahaflara, dükkânlara bakın. Yoruldun mu? Bir Izmir geleneği fincanda pişirilen kumda kahve yudumla o zaman.
Urla
Yolunuz İzmire mi düştü? Urla yı görmeden geçmeyin. Urla; Çeşme, Seferihisar ve Karaburun gibi tatil merkezlerine yakınlığıyla bilinir. Çeşmealtı, plajlarının yanı sıra, İçmeler mevkiinde bulunan kaplıcaları ile de ünlüdür.
Urla`nın Bademler köyü ülkede tiyatrosu bulunan ilk ve tek köydür. Her yıl onlarca oyunun sahnelendiği, 1969 yılında açılan 140 kişilik tiyatro binasında, değerli eserlerin yanı sıra köy halkının kendi yazdığı oyunlar da hayat bulur.
Enginar denince akla Urla gelir Izmirde. Ege mutfağının baştacı Enginar. Nisan ve Mayıs aylarında Urla’da ünlü şeflerinde katıldığı Enginar Festivali düzenleniyor. Festivalde enginarın zeytinyağlısından etlisine, yemeğinden tatlısına, boyozundan, böreğine aklınıza gelebilecek her türlü çeşidi ziyaretçilerle buluşuyor. Boyoz da nedir diye düşünüyorsanız.Kumru gibi, Gevrek gibi sadece Izmire özel mayasız tahin karışımlı tuzlu bir hamur işi. Tarif edilemez. Tatmak gerekir.
Şehir hayatından sıkıldınız ! Tertemiz havası, misafirperver ahalisi ile sizi kucaklayacak Urla da tatil yapın. Tazelenin, yenilenin.
Tire
İzmir’in yanı başındaki Tire’nin eski sokakları, tarihi dokusu görülmeye değer güzellikte. Her ne kadar her keşfedilen şehir gibi Tire`de çarpık şehirleşmeden nasibini almışsa da, şimdilik hala özünü korumayı başarmış gibi görünüyor. Güme dağlarına kadar uzanan Tire, dar sokaklarındaki asırlık ağaçları ve renk renk evleriyle bir başka güzel. Tire deyince akla iğne oyalı örtüler, keçeler, türbeler, ünlü salı pazarları, ot kavurmaları, karadutlu lor tatlısı ve meşhur köftesi gelir.
Tire de Kaplan Dağ Restaurant da yemek yemeden olmaz. Isırgan salatası, Keşkek, Tire Köftesi bir de üstüne Tire‘ye tepeden bakan manzara eklenince. Daha da ne diyeyim. Yemede, yanında yat !!
Avrupada yaşıyoruz. Arabayla Amsterdam iki saat, Brüksel dört saat. Havalanına iki saat önceden ulaşma derdi yok, uçağa indin, bindin yok. Hele bir de vardığın yer Istanbul ise Almanya – Amsterdam arası kadar bir yol daha seni bekliyor, yerine ulaşana kadar. Ama yine de bir başkadır benim memleketim. Nerede bizde ki gönül zenginliği. Siz hiç Almanyada bir dükkana girdiğinizde çay ikram edip, muhabetti koyultan bir Alman esnafa denk geldiniz mi?
