Dijital Bağımlılık (1)
Yaşadığımız yüzyılın, bir dijital yüzyıl olacağını, 25 sene önce araştırmalar gösteriyordu. 90´lı yılların ortasında hızlı bir şekilde her eve giren büyük bilgisayarlar ve ardından cep telefonları insanın yapısını değiştirmeye başlamıştı bile.
21. Yüzyıla gelindiğinde ise, dijital olmayan herşey dijitalleşmeye başlamıştı. Araba, ev, mutfak, kol saati. Kullandığımız herşey kuantum fiziğindeki parçacıklar gibi dijital olarak birbirine bağlanmaya başlamıştı.
Korona pandemisiyle de artık son ücra köşelere, interneti normalde az kullananlara hatta teknolojiye karşı çıkanlara bile dijital bir hayat tarzı artık ulaştı.
Fakat teknoloji bu şekli yayıldıkça, internet kullanımı hayatın her alanına girdikçe, telefon ve bilgisayar oyunlarına erişim kolaylaştıkça, dijital bağımlılık da doğal olarak artmaya başladı. Çünkü her kullanan kişi sağlıklı ve dozunda kullanmıyor.
Örneğin Almanya´nın başkenti Berlin´de yapılan bir araştırmaya göre 4 sene içerisinde bağımlı olan gençlerin sayısı iki katına çıkmış. Aynı şekilde Alman Sağlık Bakanlığının tahminlerine göre 12-17 yaş arası gençlerin %5´i bağımlı. Genç erkeklerde genelde bilgisayar oyunları bağımlılık yaparken, genç kızlarda sosyal medya bağımlılığından bahsediliyor araştırmalarda.
Tabi şunu da belirtmek gerekir. Dijital bağımlılık, psikoterapide yeni bir fenomen. Araştırmalar henüz çok taze. Özellikle dijital bağımlılığın tanımı hakkında tartışmalar sürüyor.
Bahsettiğimiz gibi, interneti veya genel olarak dijital aletleri kullanma şekli önemli. Herşeyi kötüye de iyiye de kullanmak mümkün. Örneğin 200 sene önce kitap okumak da bir menfi bağımlılık olarak değerlendiriliyordu. İnsanların kendilerini günlerce eve kapamalarını, kimseyle görüşmemelerini, sorumluluklarını yerine getirmemelerini, sadece kitap okumalarını, eğitimci Joachin Heinrich Campe 1809´da “Okuma Bağımlılığı“ olarak tarif ediyordu.
Dolayısıyla her dijital kullanıcıyı bağımlı olarak tarif etmek mümkün değil. Bağımlılığı saat oranıyla da tespit etmek mümkün değil, çünkü kimisi işi gereği 10 saat kullanıyor fakat bağımlı olmayabilir, başka birisi daha az kullandığı halde bağımlı olabilir.
Eğer dijital kullanım sosyal hayatı, okul hayatını, iş hayatını, sağlığı menfi etkiliyorsa, uykusuzluğu ve yalnızlaşmayı arttırıyorsa, sorumluluklarını yerine getirememeye götürüyorsa, kullanılmadığı zaman kişinin içinde bir huzursuzluk, agresyon oluşuyorsa bağımlılıktan bahsetmek mümkün. Ve bu tanıma göre çocuklarda dijital bağımlılık çok hızlı bir şekilde artıyor.
Yapılması gereken ise, iyiye kullanma yöntemlerini oluşturmak. Fakat bazen siz iyi kullanmak isteseniz de kötülüklere maruz kalabiliyorsunuz. Bunu da gelecek sayıda işleyelim…
Dr. Cemil Şahinöz