Öfke kontrolü
İnsanları hapishanelik veya hastanelik eden olaylara baktığımızda genelde saniyelik olaylardır. İnsan kontrolünü kaybediyor ve ne yapacağını şaşırıyor. Kontrolsüz olduğumuz an, kontrolümüzü nefis ele alır. Çünkü kainatta boşluk olmaz. Mutlaka herşeyin yeri doldurulur. Kontrolü kaybettiğimiz an bilinçaltımızdaki bilgiler devreye girer ve genel olarak menfi şekilde yansır. O an insanları kırarız, daha sonra pişman olacağımız sözler söyleriz. Hatta kendimizi tanımaz hale geliriz, çünkü o an zaten biz biz değiliz. O anki kişilik ve davranışımızı kendimiz olarak kabul etmememiz gerekir. Kabullenirsek sürekli o şekilde davranmaya başlarız, hatta kontrollü olduğumuz anlarda dahi.
Filozof Sokrat ve eşi Xanthipe arasında geçen hikaye meşhurdur. Rivayetlere göre Xanthipe çok huysuzdur. Bir gün insanların gözü önünde Sokrat´a bağırır, ondan tepki görmeyince üzerine su kovasını döker. Bunun üzerine Sokrat sadece “Bu kadar gök gürültüsünden sonra, bu yağmuru bekliyordum.“ der. Eğer Sokrat sakin ve sukunet içinde davranmasaydı daha büyük kavgalar oluşabilirdi. Biri öfkeliyken, diğerinin üzerine gitmek yerine susması kavgayı hafifletir ve hatta bitirebilir.
Aynı şekilde öfkeli birine kavga esnasında “Sakin ol” veya “Bağırma” demek ters tepki yapar. Kişi daha çok bağırmaya hatta “Ben bağırmıyorum, ben zaten sakinim” der. Manipülasyon tekniklerinde bu sıkça uygulanır, sinirlenmesi istenilen kişiye “Sakin ol” denilir ve genelde buna muhatap olan ve “hedef” olarak seçilen kişi sakinleşmez, aksine tam da istenildiği gibi sinirlenir.
Öfke ve sinir halinde Peygamberimizin tavsiyelerini hatırlamak gerekir: “Öfkelendiğinde abdest al. Çünkü öfke şeytandandır, şeytan ise ateşden yaratılmıştır. Ateşi ise ancak su söndürür bu yüzden öfkelendiğinizde abdest alın.“ Su insanı rahatlatır, ferahlatır. Tekrar kontrolü eline almasına ve sakin olmasına vesile olur.
Peygamber Efendimiz öfke ve kavga anında sakinleşmek için başka farklı metotlar da önerir: “Her türlü öfke ve ağız kavgasının ilacı iki rekat namazdır.“, “Öfkelendiğin zaman sus, ses çıkarma, yine öfkelenirsen ikinci defa sus.“, “Biriniz ayakta iken öfkelenirse otursun. Öfkesi geçerse ne âlâ, geçmezse yatsın.“, “Kişi öfkelendiğinde ´Allah’a sığınıyorum´ derse, öfkesi gider.“, “Öfkelenen kimse toprağa yapışsın.“, “Öfkeli anda nefsine hakim olan dünyada da efendidir, ahirette de efendidir.“, “Öfke anında durmasını bileniniz en kahramanınızdır.“ ve dua eder: “Ey Nebî Muhammed’in Rabb’i olan Allah’ım günahlarımı bağışla ve kalbimin öfkesini gider!“
Hz. Muhammed (sav) bir gün: “Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?“ diye sordu. Ashab: “Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!“ dediler. Rasulullah: “Hayır,“ dedi, “gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir.“
Başka bir hadis de ise Peygamberimizin üzüldüğünde namaz kıldığı belirtilir. Aynı şekilde “Biriniz kızdığı zaman, susun!“ der. Bu da bizim için bir sakinleşme metodu olabilir.
Peygamberimizin bu tavsiyeleri öfkeyi ve kavgayı yatıştırmak için en verimli metotlar. Sakinleşmek için özellikle su ile temas edilmesi (abdest), dünyevi irtibatın kesilmesi (namaz) ve öfkeyle konuşulmaması (susmak) ve hareket edilmemesi (oturmak, yatmak) insanı rahatlatır. Çoğu zaman karşı tarafı da vicdana getirir. Zaten öfkeyle çözüm üretmek mümkün değildir.
Tabi öfke anında bunları hatırlamak çok zor olacaktır, çünkü kontrol elden çıkıyor, insan kendinden geçiyor ve işin içine nefret, gurur veya inat girebilir. Bu nedenle bu hakikatları daha önceden içselleştirmek gerekir. Yani daha önceden, “Hangi durumlar beni öfkeye götürüyor? Öfkelenmeye doğru giderken vücudumda hangi değişimler oluyor?” diye tespit edilmeli. Bunlar tespit edilirse birdahakine öfkeye giden yoldan hızlı bir şekilde dönme imkanı olur. Nasıl evimizde her zaman bazı ilaçları bulundururuz, muhtemel hastalık durumunda alabilmek için, aynı şekilde psikolojik olarak her zaman sağlıklı düşünceler ve duyguları kafamızda bulundurmamız gerekirki, muhtemel öfke anlarına giderken kullanılabilinsin.